A Day in the Park (Parkta Bir Gün)
Today is a beautiful day, and Emily and her friends are planning to go to the park. (Bugün güzel bir gün ve Emily ile arkadaşları parka gitmeyi planlıyor.)
They are meeting at 10 AM. (Saat 10’da buluşuyorlar.)
Emily is feeling excited as she gets ready. (Emily hazırlanırken heyecanlı hissediyor.)
When she arrives at the park, her friends are already there. (Parkta olduğunda, arkadaşları orada zaten.)
They are playing frisbee and laughing together. (Frizbi oynuyorlar ve birlikte gülüyorlar.)
Emily joins them, and they are having a great time. (Emily onlara katılıyor ve harika vakit geçiriyorlar.)
At noon, they are sitting on the grass and having a picnic. (Öğle saatinde, çimenlerin üstünde oturuyor ve piknik yapıyorlar.)
They are eating sandwiches and drinking lemonade. (Sandviç yiyorlar ve limonata içiyorlar.)
“This is so much fun!” Emily says, smiling. (“Bu çok eğlenceli!” diyor Emily, gülümseyerek.)
In the afternoon, they decide to take a walk around the park. (Öğleden sonra, parkta yürüyüş yapmaya karar veriyorlar.)
They are enjoying the flowers and the fresh air. (Çiçeklerin ve temiz havanın tadını çıkarıyorlar.)
As the sun sets, they are taking pictures to remember this wonderful day. (Güneş batarken, bu harika günü hatırlamak için fotoğraflar çekiyorlar.)
Emily is thinking about how much fun they had together. (Emily, birlikte ne kadar eğlendiğini düşünüyor.)
At home, she is sharing her day with her family. (Evde, gününü ailesiyle paylaşıyor.)
“We are going to the park again next weekend!” she tells them. (“Gelecek hafta sonu tekrar parka gideceğiz!” diyor onlara.)